Birbirinden tamamen farklı karakterlere sahip olan tilki ve tavşanın birbirine üstün gelme çabasını konu eden masalı acaba iş hayatlarımızda yaşıyor olabilir miyiz? Çocukluğumuzda dinlediğimiz masallar beynimizde bir takım kodlamalar yaratarak iş ve özel hayatımızda ki davranışlarımızı belirliyor olabilir mi?
Önce şu masalı hatırlayalım. Kurnazlığı ve aklına koyduğunu yapmakla ünlü tilki, bir gün ormanı dolaşırken siyah bir tavşana ve beraberindeki yavrularına rastlar. Yavruları yemek için önce annelerini kandırması gerektiğini düşünerek hemen bir kurnazlık tasarlar. Sözde onu ormanın en güçlü tavşanı yapacak olan bir havucu, yemesi ve güçlenmesi için tavşana verir. Bu inanılmaz güce sahip olması için havucu yemeden önce göl kenarında iyice yıkamasını ister. Tilkinin amacı tavşanı evden uzaklaştırıp yavruları yemek; tavşanın amacıysa yavrularını daha iyi korumaktır. Gel gelelim tavşan tilkiye öyle bir oyun oynar ki bu kurnazlığının bedelini avcılara yem olarak öder. Tavşan da yavrularıyla beraber mutlu bir hayat sürer.
Şimdi diyeceksiniz ki, onlar adı üstünde masal bizim hayatımızı nasıl etkileyebilir? Aslında doğrudan etkileyebilir. Kendini tilki gibi kurnaz sanıp alicengiz oyunlarıyla karşısındaki insanı, iş arkadaşını, iş ortağını kandırıp onun üstünden bir çıkar sağlamayı hedefleyenler ve hatta bunu kalıplaşmış bir davranış modeli haline getirip iş ortamında bu şekilde yükselmeyi amaçlayanlar sanıyorum azımsanmayacak kadar. Etik kurallarının ihlal edilmesini, önceden belirlenmiş süreçlerin bir takım alternatiflerle aşılmasını normal kabul eden ve bu yollarla yükselmenin önünü açan şirketler, bu davranışı bir şirket kültürü haline getiriyorlar.