Pazarlama ve Marka Yönetim Danışmanı Didem Moralıoğlu, Perakende sektöründe marka olabilmek için fikirler üretiyor, marka algısını yeniden yaratıyor. Moralıoğlu, marka iletişimini doğru kurabilmenin şifrelerini Perakende.org okurları için yazdı.
Bir markanın tercih edilebilir olması, tüketicilerin bu markayı tercih etmesi için marka iletişiminin doğru bir şekilde yapılması gerekir. Buna göre en iyi marka iletişimi hikâyelendirilerek anlatılandır, markalar tüketicilere kendilerini ve kimliklerini anlatırken bir yandan yaratıcı olmalı, diğer yandan ise hedef tüketicinin aklında olumlu bir imaj oluşturabilmelidir. Her markanın aşağı yukarı benzer pazarlama davranışları sergilediği günümüz rekabet ortamında, sadece ürün özellikleri, fiyatlandırma ya da güven kazanma ile rekabet ortamından sıyrılması neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle hikâyeleştirme, hedef kitlenizle aranızda bağ oluşturmak için etkili ve sonu olmayan bir bağ kurma işidir. Markanın iyi, kaliteli ve üstün olma gibi özelliklerinin dışında aidiyet duygusu da hissettirmesi gerekir.
Çünkü tüketici artık alacağı ürün ve hizmette kendini bulacağı yönler arıyor. Araştırmalar da bunu oldukça destekliyor. Tüketiciler mantıklarından çok duygularıyla karar veriyor. Pazarlama gurusu Kevin Roberts, bunu destekleyen düşüncesini Lovemarks kavramını ilk ortaya attığında “Parayla aşk satın alamazsınız ama aşk size para kazandırabilir.” demişti. Mark Gobe “Bir marka ne kadar çok duyuya hitap ediyor, duyular arasındaki ilişkiyi ne denli güçlü kullanıyorsa başarı şansı da o kadar yüksek olur.” demişti.
Eskiden olduğu gibi, bugün de başarılı markaların hepsi, kendi hikayelerini iyi anlatan markalardır. Ann Handley’in dediği gibi “Marka yönetiminde başarı, gerçek hikâyelerin iyi anlatılmasına bağlıdır.” Bir marka hikâyesini ne kadar içten, doğal ve samimi şekilde anlatırsa, müşterisinin duygularına o kadar çok hitap etmiş olur. Unutmamamız gereken konu ise, müşteri önce hikâyeyi satın alır sonra ürünü.