Alışkanlıklarımız Marka Tercihlerimizi Nasıl Etkiler?

Çeşitli etkilerden dolayı, bilinçsiz ve süreklilik hali gösteren davranışlarımız alışkanlıklarımızı oluşturur. Alışkanlıklarımızın sürdürülebilirliği, çoğunlukla ne hissettiğimizle çok ilgilidir. Hislerimizi oluşturan ise seçimlerimiz ve kararlarımızdır. Biz bir alışkanlık eylemini gerçekleştirirken, hislerimiz, seçimlerimiz ve kararlarımızla beraber bilinçaltımızı devreye sokarız. Alışkanlıklarımızla bilinçaltımız arasında ciddi bir bağ vardır. Bu bağ bu kadar kuvvetliyken acaba alışkanlıklarımız marka tercihlerimizi etkiliyor olabilir mi?

Bir insanda alışkanlık yaratan her şeyin kendine göre bir nedeni ve mantığı vardır. Alışkanlık sürecinde bilinçsiz ve süreklilik hali gösteren sadece davranışlarımız değildir; kullandığımız markalar da alışkanlıklarımızdandır. Bir markanın, tüketicide alışkanlık yaratmasını sağlamak, yaratılan alışkanlığı onun gözünden anlamak ve bu alışkanlığı yönetebilme becerisi, o markanın tüketicinin gözünde kendisini nasıl pazarladığıyla doğru orantılıdır. Burada da en büyük sorumluluk, şirketlerin pazarlama departmanındadır.

Pazarlama, bir markanın tüketicide nasıl alışkanlık yarattığını anlamak ve bu durumu yönetmek üzerine kurulu bir disiplindir. Aynı zamanda, tüketicinin bilinçaltına gönderilmesi hedeflenen mesajların da bir bütünüdür. Bu mesajları tüketicinin bilinçaltına doğru stratejiyle gönderebilirsek, onların algılarını satışa dönüştürebiliriz demektir. Kullandığımız ve tüketicisi olduğumuz tüm markalar bizim alışkanlıklarımızdır. Peki, alışkanlıklarımız değişebilir mi? Bunun cevabı evet değişebilirdir. Biz bugün bir markanın tüketicisiyken, farkındalığımızın ve algılarımızın o marka için oldukça yüksek olduğunu unutmamamız gerekir. Bir gün rakip marka gelip bilinçaltımıza daha duygusal mesajlar gönderip, kararlarımızı ve seçimlerimizi etkileyebilir. Buradan çıkaracağımız sonuç ise her şeyin değişebilir olduğudur. Bir anda herkes tarafından tercih edilen, sevilen bir markayken, bir anda rakip bir marka tüketicilerin alışkanlıklarını farklı bir yöne çevirebilir ve onların satın alma kararlarını etkileyebilir.

Son dönemde, bu alışkanlıkların değişebileceğini gören pazarlamacılar da markalarını tanıtırken, tüketici bilinçaltına farklı mesajlar vererek tüketicilerinin marka sadakatini sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu mesajlara maruz kalan tüketiciler, satın alma alışkanlıklarımızın değiştiği şu dönemde, artık ihtiyacımız olmayan ürünleri bile satın alıyor, uzun süre kullanmıyor ve bozulduğundaysa tamir ettirmek yerine yenisi alıyoruz. Aslında bu tüketim döngüsü içinde, markaların bize sunduğu fırsatlar ve yenilikler, alışkanlıklarımızı hızla değişiyor. Örneğin, 2000 yıllarda sadece aramak ve aranmak için kullandığımız cep telefonları günümüzde internetle birleşince, birey olarak bizlerle bütünleşip, vazgeçilmez bir alışkanlık halini almasının da bunu doğrudan açıkladığını düşünüyorum.

William James 1892′de, “Bütün hayatımız, bir yığın alışkanlıktan başka bir şey değildir” diye yazmıştı. Duke Üniversitesi’nden bir araştırmacı tarafından 2006 yılında yayınlanan bir bildiride, insanların her gün gösterdikleri davranışların yüzde 40’tan fazlasının gerçek anlamda kararlar değil, alışkanlıklar olduğu bulgulanıyordu.

Bu tezden yola çıkarak, sanırım şunu diyebiliriz: Hayatta hiçbir şey durağan değildir. En basitinden, her günümüz bir önceki günden, kendi içinde bir takım farklılıkları gösterir. Bu farklılıklar bize alışkanlıklarımız olarak geri döner. Kimilerini benimser ve sahipleniriz, kimilerini de reddederiz.

Alışkanlıklarımız, bir kader değildir. Onlar gelişen çağda değişebilen davranışlardır. Ama onları değiştirecek olanın gene bizler olduğunu unutmamız gerekir. Toplumda daha üretken ve başarılı bir birey olmak, alışkanlıklarımıza bağlıdır. Alışkanlıklarımıza doğru yön vermemiz de bize. Bu döngüyü doğru yönetebilirsek mutlu ve başarılı bireyler oluruz.

Sosyal Medya'da Paylaş:
Facebook
Twitter
WhatsApp
Telegram